Dünyada bulunan her canlı ve cansız varlığın güzel algılanması durumu farklıdır. Peki güzellik algısı sanat için de geçerli midir? Her ölçüde olan sanat, 'çirkin' olarak değerlendirilen çöp müdür?
Sanat tarihçilerine bakacak olursak, bir değil birden çok güzellik olduğunu ve zaman içerisinde bu durumun evrimleştiğini görürüz. Belirli kalıp olmadığını ve hareket halinde olduğu açıkça ortada. Geçmişten bugüne birçok filozof buna kafa yordu ama özellikle 18. Yüzyıl filozoflarından Immanuel Kant güzelliği "güzellik, sonsuzun sonlu olarak kendini göstermesidir'' diyerek tanımlama yaptı. Zamanla değişmesi tarihçilerinde ilgisini çekti, Pisagor'a göre evrensel uyumun daha çok göze çarptığı ve bu uyuma ayak uyduran çalışmalar ortaya çıkarınca güzel olduğunu savundu.
Estetik denilen algının bilimsel açıklamasına göre ise simetrik ve belirli oranlarda olan her şeyi insanoğlu beğenir.
Çağımızın getirdiği koşullarla beraber bizler sınanmayı sevmeyen ve bireysel düşünceleri önemseyen toplum olarak şekil aldık. Eski dönemlerde 19. yüzyıl ve daha öncesinde güzelliği sınayan ve buna karar veren sanat akademileri vardı. Antik yunan ve roma kültürünü rehber alarak bu sınanma gerçekleşirdi. Sanatçılar bunların üzerinde durarak güzellikleri ortaya koyarlardı. Dönemin gündemini ortaya koyan her bir eser güzel kabul edilirdi. Sanatçılara dayatılan için tek bir güzellik algısını reddetmeleri ise önemli bir savaştı. Vereceğim örnek bunu açıklayacaktır.
Picasso'nun 1903-04 tarihleri arasında çizmiş olduğu Yaşlı Gitarist tablosu dönemin 'çirkin' olarak algılanan eserlerinden biriydi. Sanatçının, vücudu ne kadar yıpranmış gösterdiği, kıyafetlerinin deformaları, boynunun anormal bir şekilde eğik olmasını buna yeterliydi. Dönemin aykırı sanat eseri sadece bu değil, El Greco'nun Çarmıh Taşıyan İsa tablosunda insan vücudunu deforme ederek manevi, dini gücü ön plana çıkarmak istemiştir. Bu tablolar şimdilerde en çok bilinen ve en değerli, güzel eserler kabul ediliyor. Güzellik algısı hep değişir, geleceğe yatırım yapar gibi eserleri daha sonradan değerlenen sanatçıların, kişiye empati hissettirmesi bana kalırsa kıymetli.
Şu boynu bükük yaşlı adama bakınca yalnızlığı hissedebiliyorum, belki de kör ve müzikle dünyadan zevk alabiliyor, belki de gitar öğrenmeye çalışıyor azim, başarı, mücadele hissediyorum. Melankolinin bile güzel algılandığı eserlerde kişiyle kurulan bağın şiddeti günümüzde önemli olandır.
0 Yorumlar