SUÇ VE CEZA
Ne sıklıkla kitap okursunuz?
Boş zamanlarda okuyanlardan mısınız? Yoksa kitap için zaman yaratanlardan mı?
Ne katıyor bu kitaplar yahu bize? Cevabı çok basit değil mi? Sınırlı şartlarda yaşadığımız bu hayatı sınırsızlığa sürükleyen kitaplar değil mi? Kitap okumanın yararları şimdilik bir yandadursun.(Elbet bir gün bunu da yazarım çünkü.)
Ben ön yargılarımızdan bahsetmek istiyorum. Çünkü biz insanoğlu biraz da ön yargılıyız sanki. Sankisi fazla bildiğin dolu dolu ön yargılıyız. İnsanlara, hayvanlara, kitaplara... Bizim ele alacağımız konu tam olarak kitaplara olan ön yargılar. Özellikle de kalın kitaplara olan ön yargılar...
-Aaa çok kalın !
-Tuğla gibi kitap bu.
-Ben 1 kitap okudum bu zamana kadar. O da ''Cin Ali'' serisi vb. duyduğumuz bol esprili (!) cümlelerle elbette karşılaşmışsınızdır.
Evet kitap kalın olabilir. Kitap hatta çok çok da kalın olabilir. Al ve okumaya başla. Al ve bak bu adam yazmış bunu. Ne yazmış? Ne anlatmış da böyle sayfalarca sürmüş? Ne katar bana, diye bir bak. Anlamaya çalış. Okuyarak tecrübe edebileceğimiz o kadar çok yaşantılar var ki bunları bu hayata veda etmeden tatmamız gerekli. Kocaman bir dünyaya sahibiz. Bir anlasak, bir görsek neleri kaçırdığımızı bir bilsek keşke. Eisentein "Bir önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan daha zor" demiş. Benim hâlâ insanların bir gün gerçekten kitapları seveceğine; birçok insandan daha da yararlı olduklarını anlayacağına dair.
Haydi!o zaman o kırık bir duvardan filizlenen çiçeği hep
birlikte büyütmeye bir kitap önerisi ile başlayalım.”SUÇ VE CEZA”
Dostoyevski'nin bu muazzam eseri tam tamına 687 sayfa. ''aa çok fazlaymış.'' dediğinizi duyar gibiyim. Hayır hayır okumaya devam edin. Atom parçalamaya kararlıyım ben çünkü. Kitap inanılmaz akıcı. Oldukça sade bir dille anlatılmış. Tek gerekli olan zaman ve sabır. Bu da eminim ki her birimizde çok çok fazla mevcut. Gelelim kitabın konusuna.
Dönemin Rusya'sı: Fakir, karın tokluğuna çalışan bir sürü insan ile dolu. Ve bu insanları hem maddi hem de manevi yönden fırsat bilip sömüren sözde zenginlerle. Raskolnikov adlı başkahramanımız tam da olarak böyle bir Rusya'da yaşamını sürdürür. Anne ve kardeşinden uzakta yaşar. Ailesi onun hukuk fakültesi öğrencisi olduğunu sanmaktadır. Fakat Raskolnikov okulu ekonomik nedenlerden dolayı bırakmıştır bile çoktan. Annesi bir gün ona mektup yazar. Mektubunda Raskolnikov’un kızkardeşi Dunya’nın mürebbiye olarak çalıştığı evde patronu Svidrigaylov tarafından tacize uğrayıp kovulduğunu, parasız kaldıklarını, ama neyse ki Svidrigaylov’un karısının uzak akrabası olan zengin Lujin’inDunya’ya talip çıktığını yazmaktadır. Gel de şimdi okulu bıraktığını nasıl söyle bu hüzünlü anneye? Raskolnikov da söylememiştir. Petersburg'taki yaşamını da eşyalarını bir kocakarıya rehin vererek sağlamaya çalışır. İşte o zaman planlar yapmaya başlar kafasında. Bu kadını öldürerek bu zorlu yaşantıdan kurtulmayı hedefler. Bir gün rastgele bir meyhaneye oturur. Bu meyhanede öldürmeyi planladığı tefeci kocakarının hakkında konuşan iki subayın sözlerine kulak misafiri olur. Subaylardan biri bu tefeci kocakarının insanlara yaptığı baskılardan, kız kardeşi Lizaveta'yıdövmesinden bahsederler. Ve o kocakarıyı öldürürse dünyanın bir pislikten kurtulacağını asla da vicdan azabı çekmeyeceğine dair söylentileri duyar.İşte roman Raskolnikov' un bu kocakarıyı ve tesadüfen ablasının yanında bulunan kocakarının kız kardeşi Lizaveta'yı öldürmesiyle başlar. Sonrasında Raskolnikov'un psikolojik bunalımlarını anlatmasıyla devam eder. Çaldığı paraları da hiçbir zaman harcamamıştır.Sonunu sizlere elbette söylemeyeceğim. Raskolnikov'un iç hesaplamalarını muhakkak okumalısınız.Sadece şu iki soruyu düşünmenizi istiyorum bu kitabı okuduğunuz süreçte :
1) İnsanlar yapılan
kötülüklere karşın kendi adaletlerini sağlamaya çalışsalardı bu dünyanın hali
ne olurdu?
2) İyilik yapmak
kötülükten geçiyorsa buna iyilik denilebilir mi?
İşte Dostoyevski kafamızda bu deli soruları düşündüren bir katil ortaya çıkarmıştır. Bu katil en merak edilen, en hayran olunan ve en çaresiz başkahraman olarak birçok insanın hafızasında yerini çoktan almıştır.Dostoyevski,Raskolnikov'un psikolojik tahlillerini o kadar güzel romanında yansıtmıştır ki hakkında bu kadar güzel bir psikoloji tahlilini ancak cinayet işleyen kişi yapabilir, denilerek bir avukat tarafından mahkemeye verilmiştir. Her bir cümlesi farklı bir mesaj içeren bu roman kesinlikle insan dehasının yarattığı kaliteli kitaplardan biridir. Teşekkürler Dostoyevski bizleri bol bol düşünmeye sevk ettiğin için.
Sevip, okuyabileceğiniz, düşünüp, üretebildiğiniz bir yaşama sahip olabilmeniz dileğiyle. Keyifli okumalar dilerim.
0 Yorumlar