YAZGI-EDA ŞURA BÜYÜKGÖZ

 


YAZGI

Bin bir dertle yoğurulan insanoğlunun tutunduğu tek umut dalı… yazgı…


Neden sorusuna cevap alamadığı takdirde insan, boyun eğer yazgıya. İtirazları, başkaldırıları bizi uçurumun üzerinde tutan halattır. Halatın çatırdağını işittiğimiz an yenilgi her fani gibi bize de bahşedilir ve ip kopar sonsuzluğa.  Uçsuz bucaksız bir karanlığa devrilir insanın ruhu. Aklıyla ve ruhuyla arasında verdiği savaş karanlıkta neticesini verir en sonunda. ‘’Neden’’ sorusuna bulamadığı için bir cevap boyun eğer yazgıya ve bütün hücrelerinin eşliğinde hapsolur göklerden gelen bir kaderin varlığına.


Yaşam acı üzerine kuruludur ve arada beliren mutluluklar biz yok olmayalım diyedir. Sevinç artıkları var olmanın dayanılmaz hafifliği duygusunu tattırır bizlere. Umut da bize bahşedilmiş bir oyundur. Hep kaybettiğimiz ama peşini bırakamadığımız bir acı oyun misali. Bunu da ötelemek vazgeçişin bir adım önüdür. Yaşam çelişkiler üzerine kurulu olup cehenneme bakar. Arafın deliklerinde acı çeken ruhlardan başka bir şey değildir. Sevinç artıklarına olan özlem, dağlar kadarkorktuğu ölüme inat yaşamaya bağlar insanı. Uzay boşluğunun en sonuna dahi varsa binlerce kötülük arasında arar o artıkları. Çünkü sevinç diye bahşedilen kırıntılar umut diye anlam kazanır ruhunda.


İnsan kötü bahtına karşı veremeyince bir cevap, umut kızgın demiriyle işler o sözleri ruhuna. ‘’Kader böyle imiş kime ne diyeyim…’


Neler yaptı bana kader

Uyansana kara bahtım

Yel değdikçe erir gider

Karşı dağda kara bahtım

                                                          

Yorum Gönder

1 Yorumlar