KENDİNİ TANIMA SOKAĞI
Kendini tanımanın yoluna çıkmışsan eğer seni en çok yalnızken, sabrın tükenmişken, güzelliklerin yaşamına uğramasına muhtaçken ve tüm bunlara ulaşamıyorken tanıyabilirsin. Hayat sana hiçbir heyecan vermiyorken, bakışların boşluğa bakarken; durup kendine geldiğinde düşündüklerin suya yazılmış yazılar gibi kaybolurken. Tek başına yürüyorken, geçmişe kızarken, kendine acırken, pişman olurken kendini böylesine yıpratmışlığından. Her an anlamlı düşler kurup kalemi aldığında silinirken hafızan. İçinin çürüdüğünü hissederken en çok da. Kalbinin duyguları eskisi kadar saf yaşayamadığını anladığında. Büyüdüğünde, henüz çocukça yaşayamadan. Gökyüzüne bakıp, içinde küçük bir umut ararken. Ellerini seyrederken öylesine. Sevdiklerinin yokluğunu, onları bir daha göremeyecek olmanın anlık acı haykırışı yankılanırken içinde. Annenin yüzünden yılların yorgunluğunu okurken belki; sevdiklerinin zamanı fazla kullanmış olup ihtiyarlayacağını düşünürken. Kendine kahve yaparken, yanında kahve içebileceğin kimsenin olmayışını fark ettiğinde. Küçükken eline değen çikolatanın, eline değen baba elinin mutluluğunu kimseyle paylaşamadığında. Babanı özlediğinde en çok. Ona yeterince sarılamadığını, ellerine az dokunduğunu fark ettiğinde. Babanın yokluğunda en çok. Babanın sarılmasına ihtiyacın olduğu zamanlarda. Kimseye anlatamadığında kalbinin sızısını. Sorgusuz ağlayamadığında bir omuzda. Ağlamaların garip karşılandığı, ağlamalara tahammül edilemediği bir çağda yaşadığında. Sevemediğinde en çok. Kalbinde sevgiden çok sevilme ihtiyacı olduğunda. Kızdığında sevdiklerine, seni sevdiklerini hissedemiyorsun diye. Yaşını yaşayamadığını, yaşamanın kendini tüketmekten başka bir şey olmadığını anladığında. Sorumluluklarını atamadığında omzundan. Mecbur kaldıklarından. Ölen insanlardan değil de öldürülen insanlardan. Doyan değil de aç uyuyan insanlardan. Kimsesizlerden. Hayatta kendine yer bulamayan insanları düşünürken. Geçirilen cinnetlerden. Dağılan ailelerden. Biten sevgilerden. Ağlatılan mazlumlardan. Haber değil felaket bülteni olan gündemlerden. Yorulmuş, yıpratılmış dünyanın yorulmuş yıpratılmış insanlarından.
Yorulursun.
Tüm bunlardan yorulacak kadar yalnızsan eğer. Kendini tanıma sokağının başındasın demektir. Bu farkındalıklar, bu acılara rağmen bu sokağı yürümeye başlayamazsan eğer, otur şöyle. Olan biteni izle. Senden önce kalbin yürüsün bu sokakta. Sen de onu takip et sabırla. Yeniden inşa et kendini. 5 yaşında her detayı merak edip durmadan sorular soran çocuklar gibi. Yeniden öğren hayatı. Yeniden sevmeye başla. Ama bu sefer yaratandan başla sevmeye. Sonra yarattıklarından seç sevdiklerini. Dene, yanıl. Sevdiklerini ruhuna kat. Sevdiklerin bedenine yansısın. Sevgiyle sev. Sevgisiz sevme hiçbir şeyi, suni olmasın hiçbir duygun. Korkma hiçbir şeyden. Seni yaratandan başka. Sevmeye seni yaratandan başla demiştim, devam ederken unutmayasın başladığın yeri. Sık sık hatırlayasın. Zira unutursan. Zira çıkarsa hatırından; yolunu kaybeder ve kendini, kendini tanıma sokağının başında bulursun. Her şey O’nu sevmekle başlar çünkü. En çok O’nu sevmeyen kalp tedavisi zor hastalıklara yakalanır. Kendini tanımaya O’nu severek başlanır. O’nu ve O’nun Resulünü.
O: Allah. En çok Resulünü sevdi ya, sen en çok O’nu severken, O’nun sevdiği biçime bürüneceksin. Sokağın sonuna ulaştığında kavuşacaksın O’na. Sokağın başındayken O’nu sevmekle başlayıp O’nu sevmeyi yitirmediysen; kaybetmediysen yolunu, O seni mükafatların en güzeliyle; seni sevmekle mükafatlandıracak. Ve eğer O seni severse her şey seni sevecek. En çok da Resulü (s.a.v.). İşte bu iki sevgiden daha tatmin edici bir sevgi olmadığını anlayacaksın yolun sonunda. Allah seni mükafatlandıracak. İçinde yorgunluğun, üzüntünün zerresi olmayacak mekanında ağırlayacak seni. Ebedi olan mekanında. İstediğin her güzelliği sunacak. Sevgiyle yaşayıp, O’nun seveceği hale ulaşınca. Kimseye zarar vermeden, doğru yaşamış olarak gideceksin. Tüm savaşın kendinle olacak. Kendi sokağını güzelleştirmekle meşgul olacaksın. Kendi sokağıyla gerçek manada ilgilenenin başkalarının sokağında gözü olmaz. Kendi sokağını temizleyen kimseye zahmet vermez. Kimseye zahmet vermeyen insan kötü olur mu hiç.
Sen güzel yaşa diye. Allah seni sevsin diye. Allah’a olan sevginin elinden tutup kendi sokağını baştan inşa et. Temizle tüm apartmanları. İçi ve dışıyla. Detayı ve yüzeyiyle tertemiz olsun sokağın. Zahmetine değecek. Sonunda gerçek sevgi kucaklayacak seni. “Çok yoruldun gel, gel otur şöyle cennetimde. Ebediyen dinlenmeyi hak ettin. Selam sana.” denilecek sana. Sokağına zarar vermek isteyen elbet olacak. Ağlasan da, kırılsan da, tükensen de tekrar tekrar kalkıp devam et inşa etmeye, temizlenmeye. Unutma sevmeyi. Tükendiğinde seni elinden kaldırabilecek gerçek sevginin elini bırakma ki seni tutup kaldırsın. Umut et. İste gerçeği. Cenneti düşle, hedefle. Yolun sonunda varacağın gerçek mekanı unutma. Yalnızlık kötü bir şey değil. Yalnızlık en iyi öğretmen olan ölümün asistanıdır. Eğer yalnızsan tadını çıkar. Yalnız değilsen de bu senin zannındır. Çünkü her insan yalnızdır özünde. Her insan tek gömülür. Her insanın defteri kendine aittir. Her insanın omzunda ayrı iki melek vardır. Yalnızlığını keşfet ve onu besle. Besle ki tökezlemeyesin. En çok O’nu sev ki yalnızlığını dindirebilesin. Unutma O seni severse her şey seni sever. O seni severse her şey senden yana olur. Deniz, güneş, kuşlar, evinin duvarı, seccaden, tesbihin, gözünden akıp aktığı yerde kuruyup giden yaşlar bile senden yana olur. Senin sevgine tüm evren şahitlik yapar en çok O’nu seversen. Mahşer günü yalnızlığını giderdiğini zannettiklerin senden kaçarken onlar seni arar bulur şahitlik etmek için.
Unutma. Eğer sen kendini fark etmezsen hiçbir şey seni fark etmez. Sen kendini sevmezsen kimse seni sevmez. Sen kendini tanımazsan kimse seni tanımaz. Sen O’nu sevmezsen hiçbir şey seni sevmez. Sen iyisi mi O’nu sev. En çok sev. Hep sev. En çok O’na kavuşmak iste. En çok O’nun için gözyaşı dök. En çok O’nu an. İyisi mi sen “Kendini Tanıma Sokağı”nın başında otur da kalbinin kalkıp sana yol göstermesi için dua et.
0 Yorumlar